Yazmamak

Yazmamak böyle bir şey işte. Uyanman gerektiğini bildiğin vakitten sonra geçen ilk beş dakikanın -hatta haydi on, yirmi dakika olsun- bir önemi olmadığını düşünsen de saatler sonra uyandığında tatsız, yersiz bir umursamazlık hali salınır ya hücrelerinde…

Yaa.. Umurunda değil. Ben de yedim.

Bu huzursuzluk bir işe yarayacak mıydı?

Hatırlayamayacağı kadar uzun süredir her ufak detay gözüne çarpıyormuş gibi geliyordu. Ve böyle oluşu onu hep rahatsız ediyordu. Berikinin sinirlendiğinde yaptığı kısa göz seğirmeleri, ötekinin yaptığı sessizlik terapisi, susmacalar, göz devirmeceler, burundan alınıp verilen garip nefesler, uzun aralıklarla “ah” diye inlemeler, takıntılı bir şekilde dizini sallamaca, elini sallamaca, parmağını masaya vurmaca, konuyu dağıtmaya çalışmaca, cevaplardan kaçmaca, ortamdan kaçmaca, meşguliyetleri artırmaca,